Mustafa Enes Şahin
BEHÇET
NECATİGİL’İN ŞİİRLERİNDE ÖLÜM VE MUTSUZLUK TEMASININ İNCELENMESİ
Behçet
Necatigil, Cumhuriyet dönemini edebiyatının en ehemmiyetli şairlerinden
biridir. Necatigil, kullandığı karakterler, seçtiği konular bakımından döneminde
ki şairlerden ayrı tutulmuştur. Şiirlerinde işlediği konulardan bazıları ölüm
ve mutsuzluktur.
Ölüm,
Necatigil’in şiirlerinde en çok işlediği konulardandır. Küçük yaşta annesini
kaybetmesi yüzünden duyduğu hüzün de onu ölüm konusunda yoğunlaşmasına neden
olmuştur. Yaşamın zorluklarından usanan şair, ölümü bir kurtuluş olarak
görmüştür. “Bir Ölümden Kalanlar ”
adlı şiirinin dizelerinde:
“Tanrının
sevgili kuluymuş
Muhtaç olmadan öldü.
Ama
gözleri yine kapıdaydı
Belliydi birini beklediği.
Son
sözü bir kadın ismi oldu
Hiç duymadığım.
Lakin anlaşılamadı gitti
Söylemek
istediği.” (15-22)
ölümü bu şekilde dile getirmiştir. Şair “Muhtaç
olmadan öldü” (16) dizesinde ölümü insanın hayatta yaşadığı zorluklardan kurtaran
bir kurtuluş vesilesi olarak görmüştür. Necatigil, “Ölüme Yol” adlı
başka bir şiirinde de ölümü şöyle anlatmıştır:
“Dağların ardından
ölüm doludizgin gelir
Terkisinde biri vardır.
Ama yollar insanlarla kaynaşır
Ama dünya telaşında hepsi
Ama ölümün işi hepsinden aceledir
Ama yollar tutulmuş,
geçilecek gibi değil--
Bir anda her şey bir yana itilir,
Önce ölüm! Ölüme yol!” (1-8).
Şair burada ölümü doludizgin gelen bir atlıya, bir yolcuya
benzeterek istiare yapmıştır. Ölümün çok hızlı geldiğini ve insanların dünya telaşından dolayı bunu
anlayamadıklarını anlatmaya çalışmıştır. Necatigil, “Söyleriz” adlı kitabında
başlık koymadığı bir başka şiirinde:
“Ben gidince bir renk uçar
Albümlerinizden
Kendince bir ses erir havada
Bir
eksik kalır fotoğraflarda
Ama gene olurum aranızda
Sizinle
kendimi sayarak
Bende varım hala boşlukta
Bir dayanak aramalarınızda” (1-8)
kendi ölümünden sonra yakınlarına seslenmiştir.
Necatigil’in
şiirlerinde sıkça görülen diğer bir konu mutsuzluk, hüzündür. Necatigil,
şiirlerinde yitirdiği güzelliklerden, yapamadığı şeylerden duyduğu hüznü
anlatır. Yaşamını boşuna harcadığını düşünerek üzülür. “Ekmek Kırıntıları” adlı
şiirinde çocukluğuna duyduğu özlemi, onu kaybetmesinden kaynaklanan üzüntüyü
anlatmıştır:
“ “Çocukluğum, çocukluğum,
Ah o
cennet ülke
Bir daha
ele geçse!”
Dediklerini duydum.
Kaybedilmiş ki
Hatıralar sağ olsun!
Işıkları
yandıkça
Yeri belli çocukluğun.
Ya canından bezmiş kaçıp
Sığınmışsanız bir ormana,
Acaba o
zaman da
Çocukluğu arar mısınız?
Benim de
arkamda
Renkli
taşlar olsaydı
Çocukluğuma giden yolu
Bulmam kolay olurdu.” (1-16).
“ Işığı Kesen Duvarlar” adlı şiirinde de hüzün
başköşeye oturmuştur:
“Birden inen bir bulutla
karardı yüzün
Böyledir
Biraz gülecek olsan vay sen misin gülen
Hemen yetişir hüzün.
Bu
bizdeki akıl mı ışık vurmuş hazır
Hazır biraz aydınlanacak oda / Perdeleri
kapatır
Kalırız karanlıkta.
Çünkü hüzün eski dost baş tacı
Onunla
yuğrulmuş mayamız
Gelsin
Biz onsuz olamayız.” (1-12) .
Necatigil, şiirlerinde ölüm ve
mutsuzluk temalarını başarılı bir şekilde işlemiştir. Bazı eleştirmenler bu
yüzden Necatigil’e “Hüznün Şairi” demiştir.
KAYNAKÇA
Necatigil,
Behçet. Söyleriz. İstanbul: Cem
Yayınları, 1980
Necatigil,
Behçet. Sevgilerle: Kendi Seçtiği Şiirleri. İstanbul: Can Yayınları, 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder