CNN.com - Top Stories

BEHÇET NECATİGİL’İN ŞİİRLERİNDE ÖLÜM VE MUTSUZLUK TEMASININ İNCELENMESİ


            Behçet Necatigil, Cumhuriyet dönemini edebiyatının en ehemmiyetli şairlerinden biridir. Necatigil, kullandığı karakterler, seçtiği konular bakımından döneminde ki şairlerden ayrı tutulmuştur. Şiirlerinde işlediği konulardan bazıları ölüm ve mutsuzluktur.
            Ölüm, Necatigil’in şiirlerinde en çok işlediği konulardandır. Küçük yaşta annesini kaybetmesi yüzünden duyduğu hüzün de onu ölüm konusunda yoğunlaşmasına neden olmuştur. Yaşamın zorluklarından usanan şair, ölümü bir kurtuluş olarak görmüştür. “Bir Ölümden Kalanlar ” adlı şiirinin dizelerinde:
“Tanrının sevgili kuluymuş 
 Muhtaç olmadan öldü. 
Ama gözleri yine kapıdaydı
 Belliydi birini beklediği. 
Son sözü bir kadın ismi oldu
 Hiç duymadığım. 
 Lakin anlaşılamadı gitti
Söylemek istediği.” (15-22)
ölümü bu şekilde dile getirmiştir. Şair “Muhtaç olmadan öldü” (16) dizesinde ölümü insanın hayatta yaşadığı zorluklardan kurtaran bir kurtuluş vesilesi olarak görmüştür. Necatigil, “Ölüme Yol” adlı başka bir şiirinde de ölümü şöyle anlatmıştır:
Dağların ardından ölüm doludizgin gelir
 Terkisinde biri vardır.
Ama yollar insanlarla kaynaşır
Ama dünya telaşında hepsi
Ama ölümün işi hepsinden aceledir
 Ama yollar tutulmuş, geçilecek gibi değil--
Bir anda her şey bir yana itilir,
 Önce ölüm! Ölüme yol!” (1-8).
Şair burada ölümü doludizgin gelen bir atlıya, bir yolcuya benzeterek istiare yapmıştır. Ölümün çok hızlı geldiğini ve insanların dünya telaşından dolayı bunu anlayamadıklarını anlatmaya çalışmıştır. Necatigil, “Söyleriz” adlı kitabında başlık koymadığı bir başka şiirinde:
Ben gidince bir renk uçar
Albümlerinizden
Kendince bir ses erir havada
 Bir eksik kalır fotoğraflarda
Ama gene olurum aranızda
 Sizinle kendimi sayarak
Bende varım hala boşlukta
Bir dayanak aramalarınızda” (1-8)
kendi ölümünden sonra yakınlarına seslenmiştir.
            Necatigil’in şiirlerinde sıkça görülen diğer bir konu mutsuzluk, hüzündür. Necatigil, şiirlerinde yitirdiği güzelliklerden, yapamadığı şeylerden duyduğu hüznü anlatır. Yaşamını boşuna harcadığını düşünerek üzülür. “Ekmek Kırıntıları” adlı şiirinde çocukluğuna duyduğu özlemi, onu kaybetmesinden kaynaklanan üzüntüyü anlatmıştır:
“ “Çocukluğum, çocukluğum,
 Ah o cennet ülke
 Bir daha ele geçse!”
 Dediklerini duydum.
Kaybedilmiş ki
Hatıralar sağ olsun!
 Işıkları yandıkça
Yeri belli çocukluğun.
Ya canından bezmiş kaçıp
 Sığınmışsanız bir ormana,
 Acaba o zaman da
 Çocukluğu arar mısınız?
 Benim de arkamda
 Renkli taşlar olsaydı
 Çocukluğuma giden yolu
Bulmam kolay olurdu.” (1-16).  
“ Işığı Kesen Duvarlar” adlı şiirinde de hüzün başköşeye oturmuştur:
Birden inen bir bulutla karardı yüzün
 Böyledir
 Biraz gülecek ol­san vay sen misin gülen
 Hemen yetişir hüzün.
Bu bizdeki akıl mı ışık vurmuş hazır
 Hazır biraz aydınlanacak oda / Perdeleri kapatır
 Kalırız karanlıkta.
 Çünkü hüzün eski dost baş tacı
Onunla yuğrulmuş mayamız
 Gelsin
 Biz onsuz olamayız.” (1-12) .
            Necatigil, şiirlerinde ölüm ve mutsuzluk temalarını başarılı bir şekilde işlemiştir. Bazı eleştirmenler bu yüzden Necatigil’e “Hüznün Şairi” demiştir.

KAYNAKÇA
Necatigil, Behçet. Söyleriz. İstanbul: Cem Yayınları, 1980
Necatigil, Behçet. Sevgilerle: Kendi Seçtiği Şiirleri. İstanbul: Can Yayınları, 2013
                       
           Mustafa Enes Şahin


           




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder